Uluğ Bey (1393 - 1449)
Türk matematikçilerinden birisi olan Uluğ Bey, Timur'un erkek torunlarından
hükümdar olanlardan birinin oğludur. Asıl adı Mehmet'tir. Fakat o, daha
çok Uluğ Bey adı ile ünlü olmuştur. 1393 yılında Sultaniye kentinde
doğmuştur. Timur'un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semirkent'te bulunuyordu.
Semirkent ve Maveraülnehir, Mirza Halil Sultan'ın saldırısı ve işgali
üzerine babasının yanına gitmek zorunda kalmıştır. Babası buraları yeniden
yönetimine alarak on altı yaşında olan Uluğ Bey'e yönetimini bırakmıştır.
Uluğ Bey, bu tarihten sonra, hem hükümeti yönetmiş ve hem de öğrenimine
devam etmiştir.
Uluğ Bey, bilgin ve olgun bir padişahtı. Boş zamanını kitap okumak ve
bilginlerle ilmi konular üzerinde konuşmakla geçirirdi. Tüm bilginleri
yöresinde toplamıştı. Uluğ Bey, dikkatlice okuduğu kitabı kelimesi kelimesine
hatırında tutacak kadar belleği vardı. Matematik ve astronomi bilgileri
oldukça ileri düzeydeydi. Bir söylentiye göre, kendi falına bakarak,
oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini görmüş ve bunun üzerine oğlunu
kendisinden uzak tutmayı uygun görmüştür. Baba ile oğlu arasındaki bu
soğukluk, Uluğ Bey'in küçük oğluna karşı olan yakınlığı ile daha da
şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey'in korktuğu başına gelmiştir.
Uluğ Bey, Semirkent'te bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır.
Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir. Rasathane için yörede bulunan
tüm mühendis, alim ve ustaları Semirkent'e çağırmıştır. Kendisi için
de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin
manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti. Rasathanenin yapım ve rasat
aletleri için hiç bir harcamadan kaçınmamıştır. Bu gözlemevinde yapılan
gözlemler, ancak on iki yılda bitirilebilmiştir.
Gözlemevinin yönetimini Kadı Zade ile Cemşit'e vermiştir. Cemşit, gözlemlere
başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler bitmeden ölmüştür. Gözlemevinin
tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu'ya kalmıştır. Bu gözlem üzerine
Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş ve bitirmiştir. Zeyç Kürkani veya
Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda
faydalanılacak bir eser olmuştur. Zeyç Kürkani bazı kimseler tarafından
açıklanmış ve Zeyç'in iki makalesi 1650 yılında Londra'da ilk olarak
basılmıştır. Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 yılında
cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında
aynen basılmıştır.
Zeyç Kürkani'nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından
sonra Türkiye'ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir. Bir
hile ile oğlu Abdüllatif tarafından 1449 yılında öldürülmüştür.