TÜRKÇE'DE SES UYUMLARI
Her dilde sesler, sesliler ve sessizler olmak üzere
iki büyük gruba ayrılır. Buna uygun olarak seslilerle sessizleri gösteren
harfler de iki grupta toplanır.
1) Sesliler:
Türkçede 8 sesli vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü. ' Seslinin çıkışı sırasında
dilin durumuna, söyleyişin, dilin arkasında ya da önünde oluşuna göre
sesliler ikiye ayrılır:
a) Kalın sesliler; a, ı, o, u.
b) ince sesliler: e, i, ö, ü.
Dudakların söyleyiş sırasında aldıkları biçime göre sesliler ikiye ayrılır:
a) Düz sesliler: a, e, ı, i.
b) Yuvarlak sesliler: o, ö, u, ü.
Söyleyiş sırasında ağzın biçimine ve açıklığına göre de sesliler ikiye
ayrılır:
a) Geniş sesliler: a, e, o, ü.
b) Dar sesliler: ı, i, u, ü.
Buna göre her seslinin, dilin, dudakların durumu ve ağız açıklığı bakımından
üç niteliği vardır:
a: kalın, düz, geniş
e: ince, düz, geniş
ı: kalın, düz, dar
i: ince, düz, dar
o: kalın, yuvarlak, geniş
ö: ince, yuvarlak, geniş
u: kalın, yuvarlak, dar
ü: ince, yuvarlak, dar
2) Sessizler:
Türkçede 21 sessiz vardır: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p,
r, s, ş, t, v, y, z.
Bazı sessizlerin çıkarılışı sırasında ses telleri titreşimli oldukları
halde, bazı sessizlerde ses tellerinin titreşmediği görülür. Bu bakımdan
seslileri ikiye ayırıyoruz:
a) Titreşimli olan ve yumuşak denilen sessizler: b, c, d, g, ğ, j, l,
m, n, r, v, y, z.
b) Titreşimli olmayan ve sert denilen sessizler: ç, f, h, k, p, s, ş,
t.
1. Büyük Sesli Uyumu:
Türkçede bir kelimenin ilk seslisi kalınsa,
sonraki sesliler de kalın olur: adım, kaya, dalga, dudak,
kırlangıç, okuma, biçki, kirpik, vergi, gözlük, yüzük vb.
Türkçede büyük sesli uyumuna uymayan kelimeler genellikle yabancı
kökenlidir: gazete, kahve, lokomotif, otomobil, dünya, insan, meydan,
telefon vb.
Türkçede bu kurala uymayan birkaç kelime vardır: anne, dahi,
elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman, vb.
Türkçede bazı birleşik kelimeler de büyük sesli uyumuna uymaz:
başkent, duruvermek, Kocaeli, ilkokul, biraz, gecekondu, salkımsöğüt
vb.
Türkçede ekler çoğunlukla büyük sesli uyumuna uyar:
yurd-u-muz, ev-ler-den, bayram-laş-mak, baba-mız, so-kak-tan, siz-den
vb.
Bazı ekler ise büyük sesli uyumuna uymaz: -leyin (akşamleyin,
sabahleyin), -mtırak (yeşilimtırak, mavimtırak),
-daş (meslekdaş, gönüldaş), -ken (çalışırken, durmazken),
-ki (akşamki, yarınki), -yor (bilmiyor, ötüyor).
Büyük sesli uyumuna uymayan kelimelerde ekler, kelimenin son seslisine
uyar: şişman-ın, anne-den, hangi-si, geliyor-muş vb.
2. Küçük Sesli Uyumu:
Türkçe bir kelimenin ilk seslisi düzse (a,
e, ı, i) sonraki sesliler de düz olur: bakırcı,
başlamak, anlamak, ısırmak, seslenmek, istek, yelek vb.
Türkçe bir kelimenin ilk seslisi yuvarlaksa
(o, ö, u, ü), sonraki sesliler de ya dar yuvarlak (u, ü) ya da düz geniş
(a, e) olur: çocuk, durgunluk, yoklamak, sürmek, gülümsemek,
odun, yumurta vb.
Türkçede geniş, yuvarlak sesliler (o, ö) bir
kelimenin yalnızca birinci hecesinde bulunur: oya, koyun,
övmek, dövmek vb.
Dilimizde bu kurala uymayan birkaç kelime vardır. Bu kelimelerde
düz sesliden sonra b, m, v sessizleri varsa, Sonra gelen düz sesli,
dar yuvarlak olur: kabuk, kavun, kavurmak, yağmur, çamur vb.
Bunun gibi bazı bileşik kelimelerin, ünlemlerin, yabancı kelimelerin
ikinci, üçüncü... hecelerinde o, ö seslileri bulunabilir: ayol,
oho, alkol, aktör, profesör, bandrol vb.
Yukarıda da belirtildiği gibi -yor eki sesli uyumuna uymaz; bazı
değişiklikler gösterir. Eklendiği fiilin seslisi ince de olsa kendisi
kalın olarak devam eder: ver-i-yor, sev-i-yor. ikinci ve üçüncü hecelerde
bulunan o seslisi daralmaz: ko-nuş-u-yor, dur-u-yor.
Küçük sesli uyumuna uymayan kelimelerde ekler, kelimenin son seslisine
uyar: çamurluk, doktorluk, geliyor-sun, profesör-ü vb.
a. "ile" kelimesinin ek olarak kullanılışı:
ile bağlacı, sessizle biten kelimelere ek olarak getirildiği zaman:
a) başındaki i seslisi düşer, b) büyük sesli uyumuna uyar: adamla (adam+ile),
taşla (taş+ile), telefonla (telefon + ile) vb.
Sesliyle biten kelimelere ek olarak getirildiği zaman iki seslinin yan
yana gelmesi sonucu: a) başındaki i seslisi y'ye dönüşür, b) büyük sesli
uyumuna uyar: babayla (baba+ile), orduyla (ordu+ile), dergiyle (dergi+ile),
kardeşle (kardeş+ite^, üzüntüyle (üzüntü-f-ı'te) vb.
Sonunda 3. kişi iyelik eki bulunan kelimelere ek olarak getirildiği
zaman: a) başındaki i seslisi y'ye dönüşür, b) büyük sesli uyumuna uyar:
arkadaşıyla (arkadaşı+ile), dolayısıyla (dolayısı+ile), ölçüsüyle (ölçüsü+ile)
vb.
b. imek ek fiilinin yazılışı:
imek ek fiili ayrı yazıldığı zaman sesli uyumlarına uymaz: güzel idi,
küskün imiş, kalır ise vb. Ancak imek fiili günümüzde çoğunlukla ekleşmiş
olarak kullanılmakta ve sesli uyumlarına uymaktadır.
Sessizle biten kelimelere eklendiği zaman: a) başındaki i seslisi düşer,
b) sesli uyumlarına uyar: yakarsa (yakar ise), severse (sever+ise),
güzeldi (güzel+idi), kalırdım (ka-lır+idim), gelirmiş (gelir+imiş) vb.
.
Sesliyle biten kelimelere ek olarak getirildiği zaman: a) başındaki
i seslisi y'ye dönüşür, b) sesli uyumlarına uyar: altıncıydı (altıncı
+ idi), yabancıymış (yabancı+imiş), neyse (ne + ise) vb.
c. -ken ekinin yazılışı:
-ken (iken) eki büyük sesli uyumuna uymaz; eklendiği kelimenin seslileri
kalın da olsa. bu ekin seslisi ince kalır:
yazarken (yazar+ıken)": dururken, (durur+iken), sokaktay-ken (sokakta+iken)
vb.
d. ki bağlacının yazılışı:
ki bağlacı ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, neyse ki, dedin ki vb.
Bazı kelimelerdeyse ki bağlacı birleşip kalıplaşmıştır:
mademki, sanki, halbuki vb.
e. -ki ekinin yazılışı:
-ki eki sesli uyumlarına uymaz; seslisi kalınlaşmaz ve yuvarlaklaşmaz:
duvardaki, akşamki, Ahmet'inki, Dursun'unki, bendeki vb.
Ancak bazı kelimelerde ince yuvarlak seslilerden sonra gelen -ki eki,
küçük sesli uyumuna uyar, i seslisi yuvarlaklaşır: dünkü, bugünkü vb.
f. mi soru ekinin yazılışı:
mi soru eki kendinden önce gelen kelimeden ayrı yazılır, ancak kendinden
önceki kelimenin son seslisine göre sesli uyumlarına uyar: araba mı,
kardeşim mi, koşuyor mu, gördün mü vb. Soru ekine birtakım ekler de
gelebilir. Bu ekler soru ekiyle bitişik yazılır: Okuyor musun, gelebilir
miyim vb.
g. de bağlacının yazılışı:
de bağlacı kendinden önce gelen kelimeden ayrı yazılır, ancak kendinden
önceki kelimenin son seslisine göre büyük sesli uyumuna uyar: babam
da, ben de vb.
3. Sessizlerin Uyumu
Türkçe kelimelerin sonunda yumuşak sessizler (b, c, d, g) bulunmaz.
Kelimeler bunların sertleriyle (p, ç, t, k) biter:
ağaç, çok, sebep, ahenk, yurt vb.
Ancak anlamları ayrı iki kelimeyi ayırmak için kullanılır:
ot (bitki), od (ateş); ad (isim), at (hayvan).
Türkçede p, ç, t, k sessizleri iki sesli arasında yumuşar;
b, c, d, g sessizlerine dönüşür: dip dibi, yurt yurda, sebep sebebe,
sokak sokağa, çok çoğu, ahenk ahengi gibi.
Bazı tek heceli kelime köklerinde ve kelimelerde sert sessizler, iki
sesli arasında sert kalabilir: sap sapı, aç açı, süt sütü, hukuk;
hukuku, millet milleti vb.
Türkçede sert sessizle biten kelimeye gelen eklerde sert sessizle başlar:
dip-ten, çalış-kan, ağaç-tan vb.
Eklerin Köklere Uyumu
Türkçede -ma, -me ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerinin
-ya, -ye, -yı, -yi biçimleri getirilir: kaçma kaçmaya kaçmayı, sevme
sevmeye sevmeyi vb.
-mek, -mak ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerinden biri
gelirse k düşer, bu eklerin -ya, -ye, -yi, -yi biçimleri kullanılır:
yazmak yazmaya yazmayı, görmek görmeye görmeyi vb.
Fiil çekimlerinde fiil kök ya da gövdeleri yazılışta olduğu gibi kalır:
başlayan (başlıyan değil) başlayarak (başlıyarak değil), bekleyecek
(bekliyecek değil), söyleyen (söyliyen değil), okumayan (okumıyan değil)
vB.
|