XVIII. yüzyılda Rusya'nın
Osmanlı ülkesinde yaşayan Ortodokslar üzerinde söz sahibi olması, Osmanlı'nın
"Ortodoksları koruyucu bir güç" olmaktan
çıktığını gösterir.
XVIII. yüzyılda Rusya'nın
Osmanlı topraklarında konsolosluklar açması ve Ortodokslara ilişkin söz
söyleme hakkı elde etmesi, Rusya'nın Osmanlı ülkesinde nüfuz ve etkinliğinin
artmasına yol açmıştır.
XVIII. yüzyılda kapitülasyonların
süreklilik kazanması ve yaygınlaşması, "Osmanlı
Devleti'nin siyasal gücünün zayıflaması" temel alınarak açıklanabilir.
XVIII. yüzyılda âyanların
güçlenerek taşrada kontrolü ele geçirmeleri, Osmanlı Devleti'nde "merkezi
otoritenin" zayıfladığını gösterir.
Osmanlı Devleti'nin,
kaybettiği yerleri geri alamayınca batıda savunma durumuna geçmesi, "Batı'nın
askeri üstünlüğünün Osmanlılar tarafından kabul edildiği" yargısını
doğrular.
Osmanlı Devleti'nin,
gerileme ve dağılma sürecine girmesine rağmen, uzun süre varlığını korumasında,
"Batılı devletlerin Osmanlı'daki çıkarlarını sürdürüyor
olmaları" doğrudan etkili olmuştur.
Lale Devri'nde, Avrupa'daki
teknik gelişmeleri takip etmek üzere Fransa'ya sürekli elçi gönderilmesi,
"Osmanlı devlet adamlarının Batı'ya bakışının değiştiği"
yargısıyla açıklanabilir.
Küçük Kaynarca Antlaşması
ile Rusya'ya Karadeniz'de donanma bulundurma hakkı tanınması, Osmanlı'nın
Karadeniz'deki üstünlüğünün sona erdiğini gösterir.
Fransa'nın Mısır'ı
İşgal etmesi üzerine İngiltere ve Rusya'nın Osmanlı'ya yardım etmeleri,
"Fransa'nın işgal girişiminin bu devletlerin de
çıkarlarına aykırı olduğu" yargısıyla açıklanabilir.
XVIII. yüzyıl reformlarında
askeri alana ağırlık verilmesinin nedeni, yenilgilerin ve toprak kayıplarının
artmasıdır.
|